Hanumanasana

IMG_9142

Rüzgar tanrısı Vayu, güzel bir kadın olan Anjana’ya olan hayranlığını, çocuk sahibi olmak için ettiği dualara yardım ederek gösterir. Vayu, birkaç pirinç tanesini kutsar ve kuşlarla Anjana’ya gönderir. O anda da her zaman olduğu gibi dua etmekte olan Anjana kendisine ulaşan kutsanmış pirinç tanelerini yutar ve hamile kalır. Doğduğunda bebeğe Anjana’nın oğlu anlamına gelen Anjaneya adını verir. Çocuk, babasının rüzgar tanrısı olması sebebiyle yarı ölümlü, yarı tanrı’dır. Anjaneya bir sabah uyandığında gökyüzünde uçan dev bir mango meyvesi gördüğünü sanar. Bu meyveyi çok sevdiği için gökyüzüne doğru yönelir. Oysa ki gökyüzünde uçan bir meyve değil, güneştir. Anjaneya’nın kendisine yönelişini bir tehdit olarak algılayan güneş tanrısı Surya ona bir yıldırım gönderir ve çenesine yıldırım çarpan çocuk oracıkta ölür. Rüzgar tanrısı Vayu bunu öğrenince çok derin bir nefes alarak dünyadaki tüm havayı içine çeker ve canlılar boğulmaya başlar. Durumun vahametini gören diğer tanrılar biraraya gelerek iki tanrı’nın aralarında anlaşmalarını sağlar. Anjaneya için yeni bir isim düşünülür; çene anlamına gelen Hanuh’dan yola çıkarak  adını Hanuman koyarlar. Anjaneya Hanuman olarak yeniden canlanacak olsa da kısa dönem bir hafıza kaybı ile lanetlenecek ve tanrısal tarafını unutacaktır. Annesi Anjana’nın gözetiminden alınan Hanuman maymunların tanrısı Sugriva’nın himayesine verilir. Böylece Hanuman bir maymun bedeninde yeni hayatına başlar.  Sahip olduğu tanrısal güçlerden habersiz, sıradan bir çocuk olarak maymunlar krallığında büyüyen Hanuman, ormanda gezintiye çıktığı bir günde kral Ram ile tanışır.  Aralarında hemen yakınlık kurulur. Kral Ram Hanuman’a çok güvenmektedir. Bir gün Kral Ram’ın karısı Sita Şeytan Ravana tarafından kaçırılır. Kral Ram o anda krallığını bırakamayacağından Sita’yı kurtarmak için en yakın dostu Hanuman’ı görevlendirir.  Hanuman bu görevi kabul eder ancak kraliçe Sita’yı geri getirmek için geçmesi gereken okyanusu nasıl aşacağı hakkında hiç bir fikri yoktur. Hanuman  yere oturur,  avuç içlerini göğüs hizasında birleştirerek kendisine bir yol göstermesi için tanrılara dua etmeye başlar. İşte o vakit, toprağa sıkıca bastığı ayağına birdenbire bir güç gelir ve Hanuman yerden havalanıverir. Burada şunu hatırlamamız gerekir; Hanuman dua etmek için oturduğunda  üstlendiği görevi yerine getirecek güce zaten sahiptir. Rüzgar tanrısının oğlu olarak  dilediği herşeyi yapabilecek yeteneği vardır ama bunu bilmemektedir. Hanuman yerden havalanır havalanmaz tıpkı Hanumanasana olarak  bildiğimiz pozda olduğu gibi bir ayağını ileri atar, diğer ayağını geriye alır ve böylelikle bir kıyıdan diğerine, havada uçarak ulaşır ve kraliçe Sita’yı kurtarır.

IMG_8817

Bu mitolojik hikaye der ki; ” Her bir insanoğlunun özünde, dilediğini gerçekleştirecek, ve hatta imkansızı başarabilecek ilahi bir güç saklıdır. Sadece bu müthiş potansiyelinizin farkında değilsiniz. İleriye doğru bir adım atarken ortaya çıkabilecek her türlü korkuyu yenmek için adımlarınızı cesaretle atınız. Ve bunun için tek bir yere; kalbinize sığınmanız yeterlidir. Korkularınızın sadece ve sadece sevgiyle aşılacağına güvenmeniz gerekir. Kalbinize sığının…”

Bir yanıt yazın