Bir Haftalık Kamp Deneyimi….

1 ya da 2 yıl günü birlik veya 2-3 günlük kamplardan sonra artık bir haftalık kamplar planlama vakti gelmiştir. Çadırımızı alıp araba ile çıktık ve bulunduğumuz bölgelerden uzaklara açılarak bunu deneyimleme zamanı başladı.

Yanımıza alınacaklar listesi dışında araba ile gittiğimiz için extra yerimiz de oldu, baya evi taşıdık diyebiliriz 🙂

Güneyden başladık, kalacağımız yerleri belirledik…


Not :

Bunlar çok eski anılar olduğu için hatıralarla yüklü oluyor biraz, yeni deneyimlerde rota ve önerilerde de bulunmaya çalışacağım….


 

Akyaka – Gökova – Köyceğiz –  Kaunos Antik Kent – Ölüdeniz- Kelebekler Vadisi

Azmak Nehri – 2010

Bu yazım da sizleri biraz fotoğrafa boğabilirim. 🙂

Güney en sevdiğim tatil beldelerinden biridir. Bir dönem 3 yıl kadar bu bölgeye gittik ve gitmekten hiç sıkılmadım, hatta bu aralar özledim bile…

Akyaka ya kadar gitmişken Akçapınar tostçusuna uğramadan geçmemenizi öneririm.

Biz yanımıza bisikletlerimizi de almıştık, bu bölgelerde bisikletle turladık, biraz egzersizden sonra tostu hak ettik.

 

Akçapınar tostcusuna giden eski ağaçlı yol….

Mutlaka bu yola girip görülmesi gerek, çok keyif veren bir sürüş deneyimi yaşıyorsunuz…

Aralarda gezip gördüğümüz antik mezarlar da vardı…

O kadar uzun zaman geçmiş ki, gökova da kalıp kalmadığımızı hatırlayamıyorum.

Kamp için kalacağımız ilk yerlerden biri akyaka orman kampı. Kamping olduğu için içerisinde duş – tuvalet imkanı da vardı.

normalde bu tarz ihtiyaçlarımızı doğa da karşılamamız gerekmektedir 🙂 ve bunun için yanımızda mutlaka bir kürek taşıyoruz. Önce kazıp sonra gömüyoruz kedi usulü 🙂 Asla ıslak mendil gibi şeyleri doğaya atmamaya özen gösteriyoruz. Çünkü doğa da çözülmesi en zor şeylerden biri de ıslak mendildir…

Akyaka’nın içini bisikletle dolaştık, bisikletin tadına buralarda vardık 🙂

Bir Akyaka akşamından.

Bu tur bana hayatın ne kadar acımasız olduğunu da anlattı. Bu tura çıkmadan önce çok sevdiğim bir arkadaşımla konuştum. Bir akşam bir şeyler yapalım diye…

Ona dedim ki ” geç kaldın canım biz tatile çıkıyoruz, tatile gidip gelelim yapalım bir organizasyon ”

döndüğümde arkadaşım yoktu. Ben geç kalmıştım. 🙁

Maalesef kendisini bir trafik kazasında kaybettik.  Hayatın plan yapılmayacak kadar ani çıkışlarının ve inişlerinin olduğunu öğrendiğim bir tatil oldu… Dönünce onunla bir şeyler yapmayı planlarken, onun evine ailesine taziye de bulunmak için gitmek, içimi en çok acıtan oldu….

Dememem o ki ne yapmak istiyorsanız ertelemeyin… Ne kadar yaşayacağımızın garantisi mi var? Henüz 27 sinde bir genci kaybedince (2010 – Temmuz ) hayatın bizimle sözleşmesinin olmadığını bir kez daha anladım… Şuan yanımızda olsaydı, 35 yaşında olacaktı oysa…

 

**************

Buradan rotamızı Köyceğiz’ e doğru çevirdik.

Köyceğiz gölünde kamp kurduk.

 

Tatlı bir amca işletiyordu o zaman orayı. Göle girmek garip bir hissiyat yaratıyor. İçerisinde ki balıkların ayaklarınıza gelerek ölü derilerinizi yemesi de ayrı bir iç gıcıklayıcı hal aldı benim açımdan, gölün içerisindeki yaşam çok büyüleyici ve ürperticiydi. Deniz içinden ürken birisi için gölün içerisine girebilmek, extra bir skill point getirdi bana 🙂

Buraya kadar gelmişken, Kaunos Antik Kentini gezdik.

Minik bir alıntı Link


Köyceğiz Gölü’nü Akdeniz’e bağlayan Dalyan kanalı kıyısındaki Kaunos antik kenti limanın kuzeyinden başlar ve Dalyan köyünün üst kısmındaki kayalıklarda son bulur. Efsaneye göre Miletos’un oğlu olan Kaunos, kız kardeşi Byblis kendisine aşık olunca onun bu aşkına cevap vermemiş ve Byblis kendini asmıştır. Bunun üzerine sürgüne gönderilen Kaunos, Karya bölgesine gelerek kenti kurmuştur. O tarihten itibaren de bu tür acıyla biten aşklara Kaunos aşkı demek gelenekselleşmiştir. Kaunos, ilk kez İngiliz Rd. Hoskyn tarafından keşfedilmiştir.

Hoskyn 1840 yılında yaptığı ziyareti sırasında bulduğu yazılı bir bloğun üzerindeki “Kaunos halkı ve meclisi” yazısından bu yörenin Kaunos kenti olduğu sonucuna varmıştır. Antik kentin en önemli özelliği günümüzde bile dimdik ayakta durak kaya mezarlarıdır. Amasyalı coğrafyacı Strabon’a göre Kaunos’ta tersaneler ve Akropolis’in (Kale ve Surlar, Şehir merkezi) aşağısında (Şimdiki Sülüklü Göl) liman vardı. O zamanlar deniz Akropolis’e kadar geliyordu.

Kaunos antik kenti zaman içinde Pers, Mısır, Rodos, Bergama krallığı ve Roma imparatorluğu yönetimine geçti. Deniz çekilip kaunos limanı kumla dolduktan sonra önemini kaybetti. Şehrin kuzey duvarları ortaçağdan kalıntılar şeklindedir. Kaunos şehir tiyatrosu Akropolis’in alt kısmındadır, 33 sıralıdır. Şehirde ayrıca Roma hamamı, Tapınak, Bazilika, toplantı salonu ve bir çok heykel kaidesi vardır.

 

Dört Fotoğraf size sunuyorum… Görüp gezilesi…


zirve…

Kaunos Giriş

Kaunos da Aşk Başkadır. 🙂

Dalyan tarafında bulunan, Kral mezarlarına başka bir zamanda gitmiştik. Belki ilerleyen zamanlarda onunla ilgili de bir yazı ilave edebilirim.

Sonra ki durağımız, ölü denize doğru toparlanıp yola düştük. ölüdeniz de de çok küçük bir kamping alanında kaldık. Bunlar bizim daha doğrusu benim adaptasyonum için çok iyi adımlar oldu. Direk kimsenin olmadığı bir alanda kalmaktansa kalabalık alanlar kendinize olan motivasyonu ve güveni yerine getirebiliyor. Ama sonradan anlıyorum ki, asıl güzellikler, kimsenin olmadığı yerler….

ÖlüDeniz de kamp kurduğumuz yerden…

Fethiye Ölüdeniz’in denizine bayılıyorum. O turkuaz rengi yok mu… hayatımda en keyif aldığım denizlerden birisi… Keşke hep böyle kalsa.

Buradan Kelebekler vadisine götüren tekneler kalkıyor. Onlara binerek kelebekler vadisine doğru yola çıktık. – Karadan da gidiş varmış, bir yamaç inerek vadinin içine ulaşılabiliniyormuş deneyen arkadaşlarım var, biz denemedik.

Kelebekler vadisine ilk gidişimizdi, yanımıza çadır falanda almıştık, ama oraya gidince fark ettik ki, buna gerek yokmuş orada zaten kendileri bir komin hayat kurmuşlardı, sadece çarşaf ve yastık kılıfı belki alınabilir. Benim gibi başkalarının çarşaf ve kılıfında yatamıyorsanız 🙂

Ben kelebekler vadisinden çok etkilenmiştim. O yüzden zamanında bu vadi ile ilgili küçük bir yazı yazmıştım. O yazının linkini ve detayını aşağıya bırakıyorum..


Kelebekler Vadisi Yazı Linki 


Cennet Vadi (Kelebekler Vadisi)

 Çeşit çeşit kelebekler görmek ümidiyle gittiğimiz o vadi…

Herşeyi ile hayran kaldığımız,doğal yaşam ortamı, insanlar koca bir vadide yaz,kış yaşıyorlar, düşününce sıkıcı olacağı kanısındayım ama; 1 haftalık bir tecrübe için tavsiye edebilecek güzellikler içerisindedir.

İnsanlarımız tarafından doğal ortamı bozulmadan gidip görülmesi gereken doğal bir cennet….

(Yalnız söyle bir dezavantaşı var, öğleye doğru günü birlik tur gemileri geliyor,o arada vadi kalabalıklaşıyor)

Vadiye gidebilmek için ulaşım sadece teknelerle yapılabiliyor. ( bu kısmı burada güncelliyorum, karadan da gidiş varmış artık, Şifremi hatırlamadığım için bu sayfa da güncelleyemedim. ) 

Yolculuk Fetiye /Ölüdeniz’den kalkan tekneler ile başlıyor,Fetiye’nin masmavi denizi içerisinde ilerlerken o muhteşem doğaya zaten kendinizi bırakıyorsunuz,yarım saatlik mesafeden sonra,işte orası O cennet vadi karşınıza çıkıyor.

Burada kalmak istiyorsanız buranın kendi kuralları var yalnız,bunlara uymalısınız.

Sizi orada çalışanlar karşılıyor,sizi alıp küçük taşlarla yapılmış bir taş kulube etrafında topluyorlar, başlıyorlar kurallardan bahsetmeye sanki bir yarışmadasınız. Yapmanız gerekenler bunlar yoksa diskalifiye olacakmış gibi hissediyorsunuz adeta 🙂

Orada kalabileceğiniz çadırlar (küçük – Büyük) , ya da bungolov tarzı evler mevcut tercihinizi yaptıktan sonra kalacağınız yere götürülüyorsunuz ( Yanınızda kendi çadırınızı götürmenize de gerek yok ilk defa gidiyorduk biz cadırlarımızı taşımıştık sırtımızda )

Sizlere çarşaf yastık kılıfı da veriyorlar orada (ama ben sadece kendi çarşaflarımla yatarım diyorsanız taşıyabilirsiniz benim gibi :))

 

Vadideki doğallıklar şöyle başlıyor ;

  • Yediğiniz gıdaları orada yetiştirmeye çalışıyorlar,
  • Vadide elektirik yok 🙂 gündüz belli saatlerde jeneratör çalışıyor biralarınız soğuk olsun diye 🙂

birde akşamları elektiriğiniz olacak 🙂

  • Tuvalet – Banyolarınız dışarıda (4 – 5 yıldızlı konfor beklememek lazım tabi ki çünkü orası bir vadi)

Doğayı tüm güzellikleriyle yaşıyorsun Çünkü akşam olduğunda yıldızları görüyorsun,

  • Bir güzel ayrıntıda vadide kendi paranız geçmiyor, çünkü orası Kelebekler vadisi

(Kelebekler vadisi parası ile kendi paranızı değiştirmeniz gerekiyor )

Tabiki değiştirmeye bilirsiniz ama alacaklarınız biraz daha pahalıya satılıyor o zaman 🙂

  • Ben tatil yapmak istiyorum,yemekle uğraşacak vaktim yok diyen bayanları duyar gibi oldum 🙂 sizler içinde güzel bir haberim var, yemeklerinizi siz yapmıyorsunuz, çünkü orada yemekleri yapan bayanlarda var (sabah ve akşam yemekleri kalacağınız yer ile beraber çok uygun bir fiyata )

 

Hele ki akşam indimi vadiye, Güneş batmaya görsün, vadinin manzarası görülmeye değer hal alıyor,sahilde kumların üzerinde gitar çalan genç topluluklar, sevgilisiyle baş başa olmak istiyenler sahilin en ucunda sessiz ve sakince, biraz müzik ve içki isteyenler içinde dağın yamacında vadiyi 250 metreden görebilen bir bar,

insan burada nasıl huzur bulmasın ki…

 

Vadinin iç taraflarına doğru ilerledikçe,bir kanyon içerisinde gezintiniz devam ediyor olacak,burada sessiz olmanız gerekiyor, işte burası kelebekler vadisine ismini veren yer,kelebeklerin belli dönemlerde uçmaya başladığı yer.

Buradan iyice içerilere doğru devam edince bir şelale ile karşılaşacaksınız,hatta dağa tırmanabilmeniz için belli alanları iplerle tırmanışa hazır hale getirmişler sizler için, bir yerden sonra ipler bitiyor, göze alabilirseniz siz tırmanışınıza devam edebilirsiniz tabi ki,biraz cesaret ve biraz tecrübeye yeter aslında..

 

Bu güzel vadi anlat anlat bitmez,sizlerinde burayı ömrünüzde bir kerede olsa mutlaka görmenizi tavsiye edebileceğim bir vadi, ben oraya cennet diyorum…

 

 

Kelebekler Vadisi

 

Camping is loading…..

Level : 3

Armor : 100 / 70

Experience  : 100 / 70

Ability :  100 / 56

Skill : 2

Durability : 1

Strong : 100 / 45

Total Time : 2-3. Yıl

Bir yanıt yazın