Hakkımda

80 yılına 6 gün kala Bursa- Mustafa Kemalpaşa’da doğmuşum. Annemin sancılı süreçlerine denk gelmemden midir çocukluğuma dair ne bir anım var aklımda ne de o günlere dair bildiğim bir fotoğraf. Yıllarca üvey evlat olduğumu sanırdım. Kabuğumu kırmaya başladığım üniversite dönemine kadar hep dışarıda sessiz ve kendi halinde, içeri hayatı sorgulayan biriydim. Huzur daha ilk çocukluk yıllarından beri arayış kelimemmiş:bir yerin enerjisini sevmediysem tutunamazmışım. Anaokulunda ortamı sevmiyorum diye hiç kimseyle konuşmadan geçirdiğim günler olurmuş. Bir nevi arap atı kıvamında benim hayat maceram: başlarda hep tutuk sonra rüzgarla bir. Yıllarca zekamı başarılı olmak, sayısını hatırlayamadığım kadar çok sayıda sınavı başarmak için kullandım,başarılı olduğum sınavların hayat yolumda aştığım dağlar olduğu sandım hep! Oysa kendimi avutmak için kullandığım oyuncaklarımmış;anlamam için iki rane başarısız sınav gerekiyormuş!…

İki sert virajla hayatımın seyyidini değiştiren babama kırgınlığımı ona inat kazandığım sınavlarda kapatmak istemişim hep!Gerçek anlamda kendimi arayışım 2008 yılında işteki mutsuzluğuma ararken başladı. Ne çalıştığım işe ne de gerektirdiği ortama uygun değildim ama hırslı, çalışkan, tuttuğunu koparan biriydim ya yılmamalıydım. Başaramadıkça,yenildikçe daha yüksek bir dirençle ispatlamaya çalıştım kendimi. Ta ki 2011 yılında gittiğim bioenerji terapisinde vücudum aşırı stres yüklü çıkana kadar. Ama evrenin mükelmmel işleyen zaman döngüsü arayışlarıma o yıl da cevap vermedi! 2013 yılına kadar mutsuz, umutsuz, kendim, hayat ve gelecek hakkında karamsar şekilde geçirdim. Hayatla ilgili duygularım sürekli negatifti. Zamanla önüme yeni kapılar açılmaya başladı;ardında arayışlarımın olduğunu sandığım yollar… Geçmişi temizlemeden geleceği kuramazsınız diyordu bün kitaplar;önce regresyon terapisi aldım. Herşeyin başı mıydı yoksa zaten hazır olduğum bir sürece başlamak için kendime yarattığım bir bahane miydi şuan bile emin olamıyorum esasında;ama bildiğim birşey varsa bana çok iyi geldi. Sonra mutsuzluğumun şifasını kitaplarda ararcasına daha çok kitap okudum, bloglar araştırdım…

Eylüldü… Bir meslek içi eğitiminde tanıştığım bir eğitmenden Reiki’yi duydum. İlk duyduğu şey insana ürkütücü gelir ya ben de ilk duyduğumda tepki ‘yooo ben yapamam,bana uygum değil o’ oldu. Ama büyük konuşmamak gerekiyormuş; zamanında yapamam diye tepki gösterdiğim şey şimdi kendimi tanıma yolum oldu. Reikide en önemli şey doğru öğretmenler çalışmakmış diye tam üç ayı kendime uygun öğretmen aramakta geçirdim;kimi beni beğenmedi kimi bana uzak geldi… Ve Kasım 2013’te on dakika içinde öğretmenimde randevu için anlaştık. Gitmeden sayısız yazı,kitap,makale okumama rağmen ilk uyulmamayı aldığımda en merak ettiğim şey ‘şimdi bana ne olacak?’ oldu? ne mi oldu? Yıllarca arayış diye suçladığım herkesin aslında yaşam sınavımda yol arkadaşlarım olduğunu anladım.

Ve Reiki 1. derece uyumlamasını alarak şifa uygulayıcı olarak girdiğim yolda şimdi Reiki Eğitmeni ve şifa uygulayıcısı olarak devam ediyorum.

Namaste! ?

Nuray Özbakay

Bir yanıt yazın